FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA!

mah
Tayyip Erdoğan ve hükümeti, yükselen halk hareketine karşı vahşi bir saldırı başlattı. Bu saldırının şu andaki bilançosu dört ölü, binlerce yaralı, kayıp ve gözaltıdır. Ne var ki, halkımız bu vahşet karşısında teslim olmuyor. Direniş farklı biçimler altında sürüyor, güçleniyor. Son gelinen durumda tespitlerimizi, önümüzdeki tehlikelere ilişkin görüşlerimizi ve önerilerimizi paylaşmak istiyoruz.
  1. Polis kuvvetlerinin akıl almaz bir vahşetle girdiği Taksim Meydanı’nda ve Gezi Parkı’nda bir yenilgi değil, büyük bir deneyim yaşandı. Birikme, bekleme, bedenini siper etme biçiminde gelişen, silahsız, savunmasız direnişin, kalleşçe gerçekleştirilen bu ağır saldırı karşısında dayanması beklenemezdi. Yine de, kitlenin kararlılığı 3 haftaya yayılan bir isyan ve sonunda da 24 saatlik kahramanca bir direniş deneyimini geleceğe miras bıraktı.
  2. Ordu birliklerinin de katıldığı ve tüm İstanbul’a yayılan saldırılar, kitle hareketini bastırmak şöyle dursun, eylemlerin şehir geneline yayılmasına yol açtı. Artık kentin her yerinde forum alanları ve her akşam yapılan rutin eylemler var.
  3. Ülke genelinde iktidara karşı tepki büyüyor. Bütün büyük kentlerde, hatta pek çok kasabada iktidar karşıtı hareket gelişiyor. Kimse pes etmiyor. Her gün onlarca insan evleri basılarak gözaltına alınırken, sadece ‘ayakta durarak’ direnen insanlar ortaya çıkıyor. Tüm bu yaşananlar, halkın diktatör karşısında diz çökmeyeceğini açıkça gösteriyor.
  4. Kitle hareketi kısa bir soluklanmanın ardından yeniden yükselecektir; Taksim yeniden fethedilecektir. Bu, artık kendi hukukunu bile tanımaz bir diktatörlüğe dönüşen Tayyip Erdoğan rejiminin sonu demektir. İktidar bunun bilincindedir ve halka o yüzden bu kadar vahşice saldırmaktadır.
  5. Öte yandan, eli sopalı faşist çeteler de polisle beraber halka saldırmaya başladı. Bu durum, AKP’nin faşist karakterini açıkça ortaya koyuyor. Karşımızda ‘milli irade’ palavrasına sarılan, faşist diktatörlük heveslisi bir rejim vardır.
  6. İstanbul’da mahallelerde oluşan ve her gece toplanan forumlar son derece önemlidir. Bunlar tüm ülkeye yayılmalıdır ve ‘halk meclisleri’ne dönüşmelidir. Halk kendi karar alma mekanizmalarını oluşturmalı ve ne yapacağına kendi karar vermelidir. Mahallelerdeki meclislerde alınan kararlar, diğerleriyle ortaklaştırılmalıdır. Bu, hareketimizin örgütsüzlük sorununu aşma yönünde de değerli bir adım olacaktır.
  7. AKP’nin ve eli sopalı faşistlerinin karşısına mahallelerden itibaren dikilmeye başlamalıyız, hareketin öz-savunmasını yaratmalıyız. Karşımızdaki faşist çeteler paraya ve güce tapan, kişiliksiz, mankafa sürüleridir. Devletin kolluk desteği olmaksızın ortaya çıkamazlar ve ancak halk hareketine zarar verdikçe güç kazanabilirler. Buna izin vermemeliyiz.
  8. KESK ve DİSK’in açık desteğine ve bir günlük iş bırakma eylemine karşılık, Türk-İş yönetimi hâlâ Türkiye’de hiçbir şey yaşanmamış gibi davranmayı tercih ediyor. Bu açıkça diktatörlüğe destek anlamına gelmektedir. Türk-İş’e bağlı sendikalarımız, şubelerinden başlayarak diktatörlükle işbirliği içerisindeki tutumuna son vermeye zorlanmalı ve değişik biçimlerde devam eden hareketin bir parçası olmaya teşvik edilmelidir. İşçi sınıfımızı kölelik koşullarına mahkum eden, halkı demir yumruk altında idare etmeye heveslenen faşist diktatörlük hevesi ancak işçi sınıfının, özellikle de örgütlü kesimlerinin harekete geçmesiyle alt edilebilir.
  9. Diktatörlük yenilecektir. Artık Taksim Dayanışması’nın talepleri geçersizleşmiştir; bundan böyle ‘AKP defol!’, ‘Tayyip defol!’ hareketimizin yeni sloganlarıdır. Mücadelemiz bundan böyle bu temelde ilerleyecektir.
  10. Gezi merkezli olarak tüm illere yayılan bu özgürlükçü hareket, Kürt ulusuna ve siyasal örgütlerine, Türkiye işçi sınıfı ile Kürt devrimci dinamiği arasında kurulabilecek ittifakın zeminini de göstermiştir aynı zamanda. On yıllardır ezilen Kürt ulusunun özgürlük ihtiyacına AKP ve temsil ettiği anlayışın yanıt veremeyeceği bütün açıklığı ile ortaya çıkmıştır. Haziran Ayaklanması, özgürlüğün de, barışın da sokakta kurulabileceği mesajını verdi; bu anlamda, Kürt ulusunun barış arayışının muhatabının sokaklardaki özgürlükçü hareket olabileceği unutulmamalıdır.
BARİKAT! GREV! DEVRİM!
ZAFERE KADAR SÜREKLİ DEVRİM!

2 thoughts on “FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA!

Yorum bırakın